Eskiden mahalle kahvelerine, kadınlar asla yaklaşmaz, önünden bile geçmek istemezlerdi. “Kahvenin önünden geçmişsin” kavgalarını duymuşluğumuz çoktu. Çocukluğumuzda bir komşumuz, işten çıkınca bir türlü eve gelmeyen kocasının “oturduğunu” bildiği kahveye çocuklarını yollayıp babalarını çağırttı diye büyük olay yaşanmıştı. Kahvedeki erkekler ve kahveler için birçok insanın şimdi anlayamayacağı, saçma bulacağı bir dokunulmazlık, korku kültürü geliştirilmişti. Her nasılsa toplumsal hayatta camiler de erkeklere has bir mekân gibi kodlanmış ve korku değilse de bir dokunulmazlık inşası hissediliyor. Gidip bir köşede namazınızı kılsanız kimse size müdahale etmez ama cemaate katılma talebinizin sıkıntıya yol açacağını bilirsiniz. Mesela vakit namazlarında bütün camiyi ısıtmak israf olacağından cami içinde oluşturulmuş ve ısıtılmış küçük odada az miktardaki erkek cemaatin arkasında namaz kılmayı asla düşünemezsiniz. Kadınlar çarşıda, pazarda, ezan okunurken abdestli bir şekilde caminin önünden geçiyor dahi olsalar vakit namazlarını cemaatle kılmak için camiye gitmezler. Namazı eve yetiştirmeye çalışır, evdelerse zaten evde kılarlar. İşin özeti camiye girdiğinizde o mekânda çok hoş karşılanmadığınızı hissettiren birtakım sorunlar var.
Şu anda okuduğunuz yazı, kadınlar ve camilerde yaşadıkları
sorunlarla ilgili bir kaçıncı yazı. Genç bir kadınsanız aksayan bir şeylere
müdahale etme cesareti bulmak zor olabiliyor. Ama belli bir yaştan sonra nispi
bir dokunulmazlık kazanıyor, söz söyleyecek bir alan açmayı ya da tepkilerle
baş etmeyi öğreniyorsunuz. Hele ki konu dinin toplumsal yönü ile ilgili olunca
bu cesareti gençken kazansak ne güzel olurdu. Bundan hareketle düşündük ki
böyle bir alanımız varsa (yoksa da olsun) biz de bunu bir sorunu düzeltmek için
sorumluluk almak ve aksayan yönleri göstermek için kullanalım. Bundan sonra bir
yazı formatı olarak imkân buldukça farklı bir camide Cuma namazına (vakit
namazı da olur) katılıp o caminin kadınlar kısmı hakkında tespitler yapalım,
ilgililerin dikkatine sunalım ve aksaklıkların düzeltilmesi konusunda bize
yardımcı olmalarını beklediğimizi söyleyelim. (Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş
@dibalierbas, Din İşleri Genel Müdürlüğü @dibdhgm, Ankara Müftülüğü
@ankaramuftulugu)
Bu format, Hertaraf internet sitesinin izni ve iş birliğiyle
camilerde, mescitlerde kadınların varlığının kabullenilmesi, şartlarının
düzeltilmesinde rol almak isteyen bütün kadınlara açık olsun. İster notlarını,
çektikleri fotoğrafları göndererek isterlerse kendileri birkaç satır kaleme
alarak sorunları dile getirsinler, Hertaraf’ın bilgi@hertaraf.com adresine göndersinler. Formatımızda,
caminin adı, hangi vakit için cemaate katılındığı, caminin kadınlar
tuvaleti/abdesthanesinin şartları, kadınlar kısmının giriş çıkışı (merdiven
durumu), aydınlatması, güvende hissedilip edilmeyişi, sıcak/soğuk oluşu,
tabure, asansör vs. bulunup bulunmayışı, akustiği, hutbenin anlaşılır şekilde
duyulup duyulmadığı, imam/müezzin ve cemaatin kadın cemaate yaklaşımı, kadınlar
kısmında elektrik süpürgesi, artık halı ruloları tutulup tutulmadığı gibi
tespitler bulunsun. Şikâyet etmekten sıkıldık, bu konu artık tarih olsun,
kadınların çözdüğü sorunlardan biri olarak geçmişte kalsın.
İlk değerlendirme: Ahmet Hamdi Akseki Camii
Cami, Ankara’da son yıllarda inşa edilmiş en büyük ve projesine en çok emek verilmiş camilerden biri. Aydınlık, ferah. Mihrabı, minberi, kubbesi, hat ve süslemeleri sanat eseri. Camiye erişim sıkıntısını ortadan kaldırmak için aşağı yukarı her şey düşünülmüş. Geniş merdivenleri, bir değil birkaç asansörü var. Asansörler abdesthanelerden kadınlar mahfiline kadar her yere kolayca ulaşmayı sağlıyor. Tuvaletler çok sayıda, tertemiz ve ferah. Yalnız artık günlük hayatın bir gerekliliği olan alafranga tuvalet sayısı çok az. Camiye girdiğimizde kadınlar mahfilinin yön tabelasını göremedik, sormak zorunda kaldık. Girişteki ayakkabılıkta yer kalmamıştı. Yukarıda kadınlar kısmında ayakkabılık olduğuna dair bir bilgi tabelası da mevcut değildi. Çantamızdaki poşetlere güvenerek ayakkabılarımız elimizde olduğu halde yukarı çıktık. Cuma vakti erkek cemaatin fazlalığı nedeniyle üst katın büyük bir kısmı yine erkeklere tahsis edilmişti. Kadınlar kısmından caminin mihrabını, minberini, kubbesini, hatlarını ve süslemelerini görebilmemiz gayet güzel bir özellik olarak kayda geçti. Kadınlar kısmında bizim bulunduğumuz alanda hiç tabure kalmamış, dizlerinde sağlık sorunları olan kadınlar rahlelere vs. oturmaya çalışıyorlardı. Bu yüzden namaza birlikte gittiğimiz annem, hutbeyi ayakta dinlemek zorunda kaldı. Ses sistemlerinin genel bir sorunu mu var yoksa zaten akustik olan mekânda mikrofon yankı mı yapıyor bilemediğimiz şekilde hutbe anlaşılmıyordu. Kadın cemaatin, varlığının yadırgandığını hissedeceği herhangi bir olumsuzluk yoktu.
https://hertaraf.com/koseyazisi-esra-duru-cumaya-gittim-gelecegim-4389
Esra Özer Duru, Ankara, Aralık 2024.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder