Hayırlı Cumalar!
Camiye her gittiğimizde yeni bir anımız oluyor ne yazık ki!
Hepimizin en rahat hissetmesi gereken yerde, kadınların rahat edememesi ve bu
yönde anılar biriktirmesi üzücü! Halbuki erkekler camide oldukça rahatlar,
orası birçok mekân gibi onların mekânı. Camilerde var olmaya, camiyi hayatının
içine almaya çalışan kadınlarsa sürekli olumsuz karşılaşmalar yaşıyor ve
neredeyse tamamen geri çekilmiş durumda. Bu konuyu mutlaka çözmeliyiz[1]
çünkü camilerin günlük hayatımızdaki yeri gittikçe azalıyor, cami cemaatinin
yaş ortalaması artıyor ve cinsiyet profili de büyük oranda erkeklerden oluşuyor.
Annemle her hafta Cuma namazına gitmeye çalışıyoruz. Her
Cuma ayrı bir camiye gitmek mümkün olmuyor ama kendi mahallemizin camisinde
bile her hafta bir anı yapabiliyoruz. Mesela yaz boyu 40 derecenin üstünde
sıcakta, camları açılmayan, kliması çalışmayan, yarısının erkeklere paravanla
tahsis edildiği bir kadınlar kısmında Cuma namazlarımızı eda etmeye çalıştık.
Başlarda farklı katlarda olmamıza rağmen bizimle aynı hizada namaz kılmamak
için bize geri çekilmemizi söyleyen erkekler; şimdi paravanla ayrılmış da olsa
aynı safta namaza duruyorlar. Alt kat bile dolmazken kadınlar kısmının yarısı
neden erkeklere tahsis edildi anlamak zor.
Sorun sosyolojik
Kısa bir internet taramasında dahi kadınların, camilerdeki
varlıklarını kabul ettirebilmek ve rahat hissedebilmek yolunda mücadele
verdiğini görüyoruz. Covid salgınından önce İstanbul’da Kadınlar Camide isimli
bir hareket başlatıldı. Kadınlar sosyal medyadan, her hafta belli bir camide
Cuma namazına katılmak için sözleşip hem namazlarını kılıyor hem de o caminin
kadınlar kısmı ya da o camide kadınlara yönelik muamele ile ilgili tespitler
yapıyorlardı. Araya salgın girince hareket sekteye uğradı. KADEM de bir süre
önce başlattığı “Camiler Hepimizin” projesi kapsamında 17 camide, camilerin
fiziksel şartlarını, erişilebilirliğini ve etkinlik alanlarındaki durumları
tespit ettiği bir saha çalışması yaptı. Sonuç çalıştayında[2],
kadınların camilerde yaşadığı fiziksel sorunlar, fırsat eşitliğini ihlal eden
uygulamalar, kadınları ve çocukları camiden uzaklaştıran zihinsel kodlar başta
olmak üzere pek çok sorun ve çözüm önerileri tartışıldı, bunların kaynağının
dini değil sosyolojik temelli olduğuna dikkat çekildi.
Kadınların camilere gelmeyişinin en önemli sebebi, yıllardır
inşa edilen toplumsal yargılar. Anlaşılan, bu yargıları içselleştiren kadınlar,
zaman içerisinde camilere gelmeyi denemekten vazgeçmiş, ibadetlerini evde
yapmayı tercih eder hale gelmiş. Geçen Kurban Bayramında Gazze’de savaş
şartlarında Gazzeli kadınların erkeklerle birlikte bayram namazı kıldığı
görüntüler düştü önümüze. Buna bakıldığında ülkemizde kadınların öğrenilmiş bir
çaresizlik durumu olduğu, camide istenmeyişlerinden deyim yerindeyse zamanla bazı
“yan kazançlar” elde ettiği akla geliyor. Ezan okunmadan işi gücü bırakıp
namaza hazırlanmak ve en yakın camiye gitmek, kadınlara yüklenen günlük sorumluluklar
açısından kolay organize edilebilecek bir durum değil. Dahası o hafta Cuma
vaktinde erkek cemaatin artması nedeniyle kadınlar kısmının erkeklere tahsis
edilme ihtimali de durumu pek parlak kılmıyor. Halbuki Gazze örneğinde ya da
hac ve umrede gördüğümüz kadarıyla kadınlar vakit namazlarına iştirak ediyor ve
bu durumdan mutlu oluyorlar.
Cuma namazının kadınlara farz olup olmadığı, kadınların
namazı evde kılmalarının cemaatle namaz kılmalarından daha efdal olduğu gibi
tartışmalar bu yazının zaten kapsamı dışında. Çünkü muhtelif kaynaklarda herkes
kendi düşüncesine mesnet teşkil edebilecek yorumu bulabiliyor. Diğer yandan bazıları
kadınların haklarını talep ettikleri her alanda bir mevzi kaybetme hüznü
yaşıyor. Yani bu konuda değişim sağlayabilmek ancak yeni bir zihniyet inşa
edebilmekle mümkün. O nedenle camide bulunmak, ibadet etmek isteyen kadınlarla
ilgili durumu tespit etmek beklenen sonuç açısından daha verimli olabilir.
Kadınlar camilerde neden rahat değil?
Camilerde kadınlara ayrılan alanlar genellikle fiziksel
açıdan yeterli değil. Hatta bazı camilere kadınların yeri olduğunu varsayarak gitmek
riskli. Çünkü erkek cemaatin sayısında artış olursa önce de söylediğimiz gibi kadınlar
kısmı erkeklere tahsis edilebilir yani kadınların elinden gidebilir. Bu durumda
namazınızı tuhaf gecekondumsu bölümlerde kılmak zorunda kalırsınız. Kadınlar
kısmı; caminin tamamen dışında alet edevat koymak için inşa edilmiş küçük bir odaysa
ya da caminin içinde ama mahzen gibi alt kattaysa genellikle havasız, ışıksız,
küçük, kokulu, çok soğuk ya da çok sıcak. Üst kattaysa erişimi zor veya
zorlaştırılmış olabilir. Kadınlar kısmına gitmek için erkek cemaatin arasından
geçerken dahi işaretçi amcalar geçişinize sabredemeyebilir.
Camiye sürekli giden nüfusun yaş ortalaması maalesef oldukça
yüksek. Bu insanların bir kısmı namaza ayakta başlayıp oturarak devam ediyor.
Dolayısıyla merdiven çıkmakta zorlanıyorlar. Ancak kadınlar kısmının üst katta
olduğu pek çok camide asansör bulunmuyor. Buna ek olarak kadınlar kısmında
namazı oturarak kılmak için tabure de bırakılmıyor çünkü tabureler erkeklere
daha çok lazım oluyor(!).
Kadın abdesthaneleri hem temizlik hem de erişim bakımından
oldukça sıkıntılı. Kadınların çoğunun camiye abdestli gelmesi ve abdestinin
sıkışmaması için dua ediyor olması kuvvetle muhtemel. Ezan okunacağında en
yakın camide abdest alıp cemaate katılmak imkânsıza yakın bir durum. Hele
çocuklarla camiye gelmek en akıldışı işler listesinde üst sıralarda.
Kadınların camilerde yaşadıkları zorlukları çözebilecekleri
halde bazı imam ve müezzinlerin gereken adımları atmaması başka bir üzücü durum.
Camilerin birincil sorumlusu onlar ve isterlerse cemaati yönlendirebilecekleri
gibi birtakım teknik sorunları ortadan kaldırabilirler. Camilerde çocuk ve
kadınların daha çok bulunması ve daha fazla zaman geçirmesi onlara temizlik,
güvenlik ve düzen bakımından birçok ek sorumluluk getirebilir, bu da onları
çözümün parçası olmaktan alıkoyuyor olabilir.
[1] Konunun
önemine binaen yazılmış daha eski bir yazı için: https://www.hertaraf.com/koseyazisi-esra-duru-huzur-u-ilahi-de-ayricalikli-kullar-kimler-2832