Sonbaharın ilk günleriydi. Her şey Tuzlu Pati’nin cesedinin bulunmasıyla başladı. O güne kadar miutlu bir hayatları vardı. Oturdukları yerin girişindeki çok uzun, çok yapraklı at kestanesinin vedalaştığı yapraklarının arasında anne kişisi o sabah bulmuştu, boylu boyunca cansız uzanmış yatan Tuzlu Pati’yi. Görevli Murrrat, alacalı renkli tüylü bedeni açtığı çukura gömmüştü. Anne kişisi öyle demişti yani. Dökülen yapraklar sadece sonbaharın değil, kedi topluluğunu ilgilendiren kötü olayların da habercisiydi.
Birkaç gündür kayıp olduğunu bilseler de dönüp gelmesini
uman kedi topluluğu, Tuzlu Pati’ye veda etmek için bir veda miyavlaması
düzenledi. Olaylar tamamen dışlarında ve hızla geliştiği için cenazeye
katılamamışlardı. Dorilerin arka bahçesinde yaptıkları veda miyavlamasına son
yıllarda epey tembelleşen Şerife, ev sahibi oldukları için mecburen katılırken;
Garfield, Bambıl, Kuzu, Fare, Perişan, Gölge, Bitter ve Rebeka, Tuzlu Pati’ye
veda edip arkasından birkaç vefa mırlaması yapmak üzere geldiler. Bahçenin her
yerinde üzgün üzgün salınan kedi kuyrukları görünüyordu. Evin anne kişisi görse
ne düşünürdü?
Sitenin en yaşlı ve bilge kedisi Garfield, Tuzlu Pati’yi pek
tanımadıklarını ama kaybından büyük acı duyduklarını söyledi. Diğer kediler de
başlarını ve kuyruklarını eğerek onu tasdik ettiler. Garfield, sadece kediler
değil, site kişileri arasında da oldukça saygın bir konuma sahipti. Diğer
kedilerin içlerinden ne geçtiğinin farkındaydı. Saygı kuyruğunun ardından bir
süre bekledi ve gırtlağını temizleyerek söze başladı. “Tuzlu Pati, sitemizde
yaşamıyordu ama bizi sık sık ziyaret ederdi. Bir kedinin ölmesi için başına
dokuz canını birden tüketen bir kötülük gelmesi gerekir. Sıradan sebeplerle
öldüyse yapacak bir şey yok ama ölümüne sebep olacak bir kötülük yaşandıysa
bunu bilmeliyiz. O yüzden hepiniz gözlerinizi iyi açın, bıyıklarınızı keskin
tutun, insan kişilerinizin konuşmalarına kulak verin. Hem Tuzlu Pati’nin neden
öldüğünü çözmeli hem de topluluğumuzu tehdit eden bir korkunçluk olup
olmadığını öğrenmeliyiz” dedi.
Her zaman hızla paniğe kapılan Dori, acemi kediler gibi
ortaya atılıp karmakarışık miyavlamaya başlayınca Garfield sert bir kuyruk
sallamasıyla ona sakin olmasını ima etti. Bunun üzerine Dori, titreyen bir
sesle çok korktuğunu bundan sonra dışarı çıkmak istemediğini miyavladı. Şerife
ne zamandır kısık duran gözlerini aralayarak dik dik Dori’ye baktı. Ağzını
açmadan karnından konuşuyor gibi “Sadece bir kedi öldü. Bu kadar korkmana gerek
yok. Garfield’ın dediği gibi tedbirli olmamız gerekiyor” diye tısladı. Şerife
soğukkanlı ve ters bir kediydi. Sahipleri dahil herkes, onu görünce biraz
gerilirdi. Kimse onun miyavlamasının üstüne miyavlamadı.
Kuzu, Dori kadar korkmuyor Şerife’ye de katılmıyordu. Sitede
bir süredir hareketli anlar yaşanıyordu. İnsan kişilerin, çocuk kişileri
kedilerden uzak tutmak için kurdukları okullar bir zamandır kapalıydı ve çocuk
kişiler sabahtan akşama kadar sokaktaydı. Çocuk kişilerin oradan oraya sürekli
dolaşmaları sırasında köpekleri de peşlerinde geziyordu ve bu köpekler, sitenin
köpek kişileri Freya’yla Tarçın’ın aksine kedilerle iyi geçinemiyordu. Onlar
sitenin sokağında koşup havlamaya başlayınca Kuzu başta, birkaç kedi kendini en
yakın ağaçta buluyordu. Kuzu ağaçları zaten severdi. İnsan kişilerinin
balkonunda, balkon çatılarında gezer, ağaçlardaki kuş yuvalarına dadanır,
etrafı seyrederdi. Ama korkuyla ağaca tırmanmak farklıydı. Hesaplamadan,
bakmadan koştuğu için dallara çarpıp yara bere içinde kalıyordu. Biraz içine
kapanık bir kedi olduğu için o an bir şey söylemese de etrafı seyretme işini
bir gözetleme görevine çevirmeye karar verdi.
-
Garfield, anne kişisinin telefondaki birine “Aaaa, tüh tüh, nereye gitmiş olabilir ki?” deyişine uyanıp kulak kabarttı. Anladığı kadarıyla Dori ortada yoktu. İçinden, “Korkak Dori, evin içinde bir yerlere saklanmıştır, zaten söylüyordu” diye geçirdi. Ama Dori’nin anne kişisi evin her yerine bakmış üzüntüyle kendi anne kişisine Dori’yi görüp görmediğini sormak istemişti. Bu kötüye işaretti. Kayıplar ikiye çıkmıştı.
Aynı gün etrafta bisikletle gezmeye çıkan evin çocuk kişisi
eve üzgün döndü. Annesine yan sitenin kenarında tekir bir kedi ölüsü bulduğunu
anlattı. Anne kişisi, kedi kayıplarının ve ölümlerinin bu kadar üst üste
gelmesinin hiç güzel olmadığını söyledi. Aynı anda hüzünle Garfield’a baktılar.
Garfield kedileri alarma geçirmesi gerektiğini anlamıştı. Hemen bir toplantı
daha yapmaya karar verdi. Henüz Dori’den ölü ya da diri bir haber alamamışlardı
ama bulunan ikinci kedi bedeni büyük bir tehlikenin işareti olabilirdi. Kediler
oldukça dikkatli canlılardı ve arabalardan genellikle kaçarlardı. Bu kedinin
ölümüne başka bir şey yol açmıştı belli ki.
Dorisiz toplantı hüzünlü başladı. Dori’yle ev arkadaşı
sayılan Şerife, ondan birkaç gündür haber alamadıklarını doğruladı. Bu kayıp,
Şerife’nin çok umurunda görünmüyordu, Dori onun için tüy döken ve sorun çıkaran
alık bir ev arkadaşıydı sadece. Garfield yine de insan kişilerinden
duyduklarını anlattı ve arkadaşlarının bir bilgisi olup olmadığını sordu. Kimse
bir şey bilmiyordu. Belki Kuzu… Hayır, Kuzu da siyah parlak tüylerle kaplı
başını “bilmiyorum” anlamında eğdi. Konuşacak çok bir şey yoktu. Tedbirleri arttırmak
gerektiğine işaret edip dağıldılar. Artık herkes çok gergindi. Kedi topluluğu
sürekli arkasını kolluyor, bıyıklarını titretip duruyordu.
-
Bu sabah Garfield, Kuzu’yu hep çıktığı ağaçta göremeyince
onu birkaç gündür göremediğini fark etti. Önce bundan şüphelenmedi çünkü Kuzu
simsiyah tüyleriyle karanlıklarda usta bir saklanmacıydı ve herkesle iletişim
kurmayı sevmezdi. Ama Kuzu’nun anne kişisi de seslenip aranıyordu. Garfield
anlamıştı, üzüntüyle kuyruğunu büktü. Belki de Kuzu, kuş gibi ağaçlara tünediği
yerden bir şeyler görmüş ve kötüler tarafından ortadan kaldırılmıştı. Kuzu’nun
kayıp olduğunu duyan kedilerin kuyrukları düştü. Tuzlu Pati, tanımadıkları
kedi, Dori şimdi de Kuzu… Dört kedi birden kaybolmuş ya da ölmüştü. Saat daha
hızlı işlemeye başlamıştı. Neler oluyor bulmalılardı.
-
Garfield ortalığı kolaçan ederken insan kişilerini sitenin parkında bulunca şaşırdı. Site toplantısı dedikleri bir şey için bir aradaydılar. Anne kişisinin yanına gidip ayaklarının dibine uzandı. Sitede herkes tarafından sevildiği, kediden korkan insanlar bile ondan korkmadığı için bir dokunulmazlığı vardı. Uyuyor numarası yaparken rahat rahat onları dinleyebilirdi. Kedi kayıplarını konuşmalarını beklerken şaşkınlıkla bir insan kişisinin artan kedi nüfusundan şikâyet ettiğini duydu. Kaybolan dört kedinin farkında bile değillerdi. Anladığı kadarıyla sitenin sonunda, Tuzlu Pati’nin ölü bulunduğu yere çok yakın bir bahçede, birkaç kedi yavrulamış ve yavrular her tarafa dağılmıştı. İnsan kişiler, bahçelerindeki masaya örtü seremediklerini, sandalyelere minder koyamadıklarını, bebek kedilerin sürekli miyavladığını, her tarafın kedi kakası olduğunu falan söylüyordu. Duyduklarının bir kısmına katılmadığı halde bebek kedileri Garfield da sevmezdi. Her tarafa girer çıkar, hadsiz hadsiz büyüklerinin mama kabına dadanırlar, mamalarını etrafa saçarlar ve evet, kakalarını ortada bırakırlardı. İşte Bambıl salağı öyle değil miydi? Garfield’ın sevgili ailesine kendisini zorla kakalamıştı. Ama asaletten nasibini gram almamıştı, aptal! Tam o sırada başka bir site sakini geçenlerde beyaz bir minibüsten sitenin çıkışındaki parka birkaç kedi bırakıldığını kendi gözleriyle gördüğünü anlatıyordu.
-
Toplantıdan aldığı bilgileri arkadaşlarına aktaran Garfield
onları uyanık olmaları yönünde tekrar tembihledi. Ah Kuzu! Ölmüş olmalıydı,
yaşasaydı şimdi gözlem yeteneğiyle çok işe yarayabilirdi, daha önce Garfield’ın
birkaç köpek saldırısını savuşturmasına yardım bile etmişti. Şerife evde
oturduğu yerden pek bir bilgi sağlayamazdı. Rebeka o
kadar tüylüydü ki önünü gördüğünden bile emin değillerdi. Fare’nin aklı bir
karış havadaydı, sadece iri gözleriyle boş boş bakıyordu. Bambıl belki işe
yarardı ama o da Garfield’ın sevgili ailesini kafaya almak için şirinlik
yapmaktan başka bir şeye zaman bulamıyordu. Bitter desen o da başka bir
sorundu. Kendisini insanların önüne atıyor, toz toprağın içinde dana gibi
debeleniyordu. Geriye Garfield, Perişan ve Gölge kalıyordu ki bu işin
sorumluluğu üç kedinin yüklenemeyeceği kadar ağırdı.
-
Bahçe parmaklıklarının tepesine tünemiş etrafa bakarken
Garfield, Fare’nin koşarak geldiğini gördü. Nefes nefese kalan Fare bir ağız
dolusu kelimeyi Garfield cümleye çevirsin diye önüne bıraktı. “Kirpiler, şu
sondaki bahçelerde, neden bilmiyorum, çocuk ağlıyordu, kirpiler, iki üç tane,
düşmüş yerlere, çocuk kişi, anne kişisine niye hareket etmiyorlar diyordu,
kirpiler...” Bu Fare, Garfield’ın sabrını zorluyordu. Sert bir kuyruk sallaması
ve öfkeli bir miyaklamayla onu sustururken “Bir nefes al ve düzgünce anlat”
dedi. O sırada yanlarına yaklaşan Gölge, “Sitenin sonunda, hani bahçelerindeki
bebek kedilerden şikâyet eden insan kişiler var ya bu sabah birkaç kirpi ölüsü
bulmuşlar. Bebek kediler ölse bu kadar üzülmezlerdi sanırım ama kirpilere çok
üzülmüşler. O evde yaşayan çocuk kişiler ağlıyordu” diye bir solukta anlatıp
Garfield’ı işkenceden kurtardı. Hep birlikte işin aslını araştırmaya gittiler.
Kirpilerin ölü bulunduğu bahçenin karşısında birkaç insan kişisi toplanmış
fısıltıyla ama gergin bir şekilde konuşuyorlardı. Kedilerin kendilerini
dinlediğinden hiç şüphelenmediler. İlki, “Bence kirpiler zehirlenmiş, belki de
birisi kedi yavrularını öldürmek isterken yanlışlıkla onları öldürdü” derken
diğeri neredeyse aynı anda karşı çıkıyordu: “Hiç sanmıyorum, bu kadar kötü bir
insanla aynı yerde yaşadığımızı düşünmek bile istemiyorum. O yüzden böyle bir
ihtimal yok bence.” Bir başkası arada kalmıştı: “Bilemedim, site toplantısında
da kedilerden şikâyet etmişlerdi ama gerçekten hiç kimse bunu yapabilecek kadar
kötü olamaz.”
Daha fazla bilgi alamayacaklarını anlayan kediler,
Garfieldların bahçesine döndüler. Bu arada diğer kediler olayı duymuş
toplanmıştı. Kedileri zehirlediği düşünülen site kişisinden intikam planları
havada uçuşmaya başlamıştı bile. Kimisi karanlığa saklanıp kedi ve kirpi katili
insan kişisinin yüzüne doğru atlamayı, kimisi çocuk kişilerini tırmalamayı
planlıyor, kimisi en sevdiği çiçeğin dibine topluca çiş yapıp kurutmayı teklif
ediyordu. Her ne kadar Tuzlu Pati’nin, yan sitede ölü bulunan tekir kedinin ve
kirpilerin ölümlerinde ve Dori ile Kuzu’nun kaybında bu site kişisinin parmağı
olduğuna dair bir delilleri yoksa da öfke mantıklarını yok etmişti. Miyavduyu
çağrısında bulunmak tamamen beyhudeydi. Yine de yaşça diğer kedilerden büyük
olan Garfield, Perişan ve Gölge şanslarını denediler. Panik halinde sağa sola
saldıran diğerleri, üç kedinin delil toplama ve suçluyu ya da suçluları
deliller üzerinden cezalandırma planına zoraki razı oldu. Tek şartları çabuk
olunmasıydı. Olaylar soğumadan suçlu bulunmalı, suçlunun cezası kesilmeliydi.
Kedi topluluğunun bir kayba daha tahammülü kalmamıştı.
-
Üç bilge kedi, sitenin çeşitli yerlerinde bulunan güvenlik
kameralarının görüntülerini izlemeye karar verdiler. Bu çok iyi ama çok uçuk
bir fikirdi. Güvenlik kulübesine girip “Merhaba, biz kamera kayıtlarını
izlemeye geldik” diyemeyeceklerine göre kayıtların izlenmesi için bir sebep
yapmaları gerekiyordu. Parlak fikir Gölge’den çıktı. Gölge, ne zamandır uzaktan
uzaktan izlediği çocuk kişilerin ellerindeki beyaz şeylerin üstüne eğilip sivri
uçlu bir aletle izler bıraktıklarını sonra “olmuş mu?” diye birbirlerine
gösterdiklerini görmüştü. Bugüne kadar tırnakları makas görmemiş, doğal
yöntemlerle kütüklerde ve kapı paspaslarında bilenmiş kediler, gece yarısı
sitenin otoparkında duran araçların üstüne çocuk kişilerin yaptığı işaretlerden
koyacaklar böylece Murrrat kameralardan bu işaretleri kimin yaptığına bakmak
zorunda kalacaktı. Kediler de Murrrat’ı bu görevi sırasında çaktırmadan
izleyecek kendi keşiflerini yapacaklardı. Murrrat kedilerin arabalara iz
bıraktığını görse bile kendisi dahil kimse buna inanmazdı.
Hemen o akşam harekete geçtiler. Görevli kediler önce Gölge’den bırakmaları gereken işaretleri öğrendiler. Gölge onlara arabaların sert olduğunu, öyle insan teni gibi kolayca çizilmeyeceğini, izleri bırakabilmek için acıya katlanarak kararlı bir şekilde çalışmaları gerektiğini anlattı. Mümkünse tek hareketle büyük çizikler atmalılardı. Sitede yuvarlak ve renkli kulaklar takıp yürüyüş yapanlar ortadan kaybolduktan ve son araba otoparka girdikten sonra plan uygulamaya kondu. Zaten gece canlısı olan kediler için zamanlama işin en kolayıydı. Pati zorlayan, birkaç tırnağa mal olan yoğun çalışmalardan sonra sabaha karşı sitedeki en yeni arabalara işaretler konmuştu. Gölge yönettiği çalışmayı güneş doğarken gururla denetledi. Garfield yarı ev kedisi olduğundan rapor vermek için uyanmasını beklemek zorundaydı. İlk yürüyüş kişisi ortaya çıkmadan biraz dinlenmeye çekildiler. Şimdi iş arabalarına işaret bırakılan insan kişilerin işaretleri fark edip öfkelenmesine kalmıştı.
-
Her ne kadar kediler, işaretleri bırakırken üzülecek gibi
oldularsa da sağ kalma içgüdüsü, katili bulma gerekliliği ve intikam duygusu
onlara üzüntüyü bir kenara bıraktırmıştı. İlk isyan Fare’nin insan kişisinden
geldi. Arabasını alalı daha bir ay bile geçmemişti. Sabah erken saatlerde
renkli kulaklarını takıp yaptığı yürüyüş sırasında arabasındaki çizikleri
görmüş, çok üzülmüştü. Gölge, işi tam zamanında bitirdikleri için derin bir
nefes aldı. Sonraki gürültü, ölü kirpileri bulup ağlayan çocuk kişilerin evinde
koptu. Arabalarına bakımı yeni yaptırmış olan insan kişiler, sabah
kaportalarındaki “lele”leri görünce çok öfkelendiler.
Herkes tam da kedilerin hedeflediği şekilde okumayı yeni
sökmekte olan çocuk kişilerden kuşkulandı. Olağan şüpheliler, kedilerin korkulu
rüyası Paşa, Karamel ve Kral’ın sahibi çocuk kişiler oldu. Kirpilerin ölü
bulunduğu gün olayı tartışan komşu kişiler, şimdi aynı yerde bu sefer de
arabaları kimin çizmiş olabileceğini tartışıyorlardı. İlki, “Kim yapmış?” diye
sorarken diğeri, “Arabalara harfler kazınmış, çocuklardan başka kim yapmış
olabilir?” diyordu. Üçüncünün kafası yine karışık mırıldanıyordu: “Belki çocuklar
değildir, bu kadar hızlı sonuca ulaşmamak lazım.”
-
Kedi topluluğu hedefine ulaşmıştı. Arabası çizilen site
kişileri, site görevlisi Murrrat’ın kameralardan otoparkın kayıtlarını
izlemesini talep ettiler. Çizikleri ilk fark eden Fare’nin insan kişisinin
arabası bir süredir otoparkta durduğundan uzun bir zaman dilimine ait
kayıtların incelenmesi gerekecekti. Oldukça sıkıcı bir iş de olsa Murrrat, site
içindeki işlerin tamamını bırakıp kendini güvenlik kulübesine kapattı.
Murrrat’ın bilmediği şey, yalnız olmadığıydı. Kulübedeki bilgisayarın ekranını
en iyi görecekleri yere yerleşmiş esrarengiz takipçileri vardı.
Garfield, Gölge ve Perişan üç ayrı görev timi
oluşturmuşlardı. Murrrat’ın kayıtları izlediği süre zarfında nöbetleşe
çalışacak olan bu timler, Garfield-Bambıl, Gölge-Fare ve Perişan-Rebeka’dan
oluşuyordu. Asıl işi tabi ki tahmin edileceği gibi tecrübeli kediler yapacaktı.
Olur da ihtiyaç molası vermeleri gerekirse diye yanlarına diğer kedilerden
birer partner almışlardı.
-
Kayıtların izlenmesi günler sürdü. Murrrat, bütün gün masa başında oturamıyor, sitenin sonbahar işlerini yapmak için inceleme görevini sık sık duraklatması gerekiyordu. Kedi timindekilerin artık başı dönmüştü. Gözlerinin önünden siteye ve park yerine giriş çıkış yapan arabalar, kargocular, motorlu kuryeler, yürüyüş yapan renkli kulaklı insanlar geçiyordu. Murrrat görüntüleri çabuk tarayabilmek için hızlandırdığından arada da aceleci adımlarla çocuk kişiler ve köpeklerinden oluşan bir kervan geçit yapıyordu. İncelemenin ortasında bir yerde Murrrat birden görüntüleri durdurdu. Kedi timi mola verdiğini sandı ama o bir şey görmüştü. Nöbet Garfield’la Bambıl’daydı. Garfield, Murrrat’ın ne gördüğünü anlamak için dikkat kesilirken patisiyle Bambıl’ı dürttü. Beceriksiz beceriksiz kendisini yalamakla meşgul Bambıl, hemen dikleşip ekrana kilitlendi. Görüntüyü artık altı göz birden tarıyordu. Murrrat’ın aklına bir şey gelmiş gibiydi, atlaya atlaya tarihte geri gidiyordu. Garfield iyice ayaklanmıştı, Murrrat bir şey görmüş olmalıydı. “İnşallah arabalara kimin imza attığını anlamamıştır” diye düşünürken görüntüye panik halinde giren Tuzlu Pati’yi tanıdı. Tuzlu Pati, korkmuş ve sinmiş şekilde bir şeye bakıyordu. Her an kaçmaya hazır bedeninde büyük bir gerginlik vardı. Baktığı tarafta şimşek gibi bir hareketle Paşa belirdi. Göz açıp kapayıncaya kadar Tuzlu Pati’yi boynundan yakaladı. Garfield daha fazlasına bakamadı.
-
Tam üç gün neredeyse kesintisiz uyudu Garfield. Kalkıp
mamasını yiyor, biraz su içiyor, kumunu ziyaret edip yeniden yatıyordu. Dışarı
çıkmakta hiç gözü yoktu. Sahipleri endişelenmiş, veterinerden, “Mamasını yiyip
tuvalete gidiyorsa endişelenmeyin” cevabını almışlardı. Garfield’ın asla görmek
istemediği şeylere şahit olduğunu bilemezlerdi. Üç günün sonunda soluk sonbahar
güneşine çıktığında kendisini Bambıl karşıladı. Murrrat’ın taramaları,
kameralar otoparkı gereken açıda görüntülemediği için arabaları kimin çizdiği
konusunda sonuçsuz kalmıştı. Arabaların sahipleri durumu olgunlukla mecburen
kabullenmişlerdi. Onu geri getirmeyecekse de Murrrat’ın beş günlük çalışması,
Tuzlu Pati’nin katilinin bulunmasını sağlamıştı. Dori ve Kuzu’dan hala haber
yoktu ama artık kimse sağ dönmelerini beklemiyordu. Kirpilere gelince onların
neden öldüğünü hala kimse bilmiyor.
Esra Özer Duru, Ankara, 13.01.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder