31 Mayıs 2024

GAZZE'NİN HAKKI

Uluslararası sözleşmelerde, kanun metinlerinde “temel hak ve özgürlükler”in kavramsal tanımları yapılır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de böyledir. İşgal “devlet”inin kurulmasından sadece yirmi hafta sonra kabul edildiğinden beri insan hakları için temel referans metni olan 30 maddelik beyannamedeki tanımları okuduğunuzda bunların günlük hayatta neye tekabül ettiklerinden çok genel çerçeveyi görürsünüz. Halbuki anlamak ve hissetmek için detaya ihtiyaç vardır.

Detaylar…

Sırtınızı yaslayacak bir duvarınız, başınızın üstünde bir çatınız olması haktır.

Tepenize bombaların yağmasından korkmadan, gecenin, drone sesleriyle işgal edilmemiş sessizliğine uykunuzla teslim olup uyuyabilmek haktır.

Aynı yatakta uyuduğunuz kardeşinize korkudan değil, muhabbetten sarılmak haktır. 

Okula gitmek, okuldan dönünce evinizi ayakta ve ailenizi sağ bulacağınızı bilmek haktır.

İçmek ve yıkanmak için temiz su bulmak haktır.

Çocuklara bez, yetişkinlere ped bulmak haktır.

Bütün ihtiyaçlarınızı pazarlardan, marketlerden uygun bir bedel karşılığında temin etmek haktır.

Mahalleliyle camiye vakit namaza ya da haftalık ayin için kiliseye gitmek haktır. Siz oradayken ibadethanenizin başınıza yıkılmayacağını, bir sonraki ibadet için orada olacağını bilmek haktır.

Hastanızı; yakılacağından, basılacağından, patlatılacağından korkmadan hastaneye götürmek, ziyarete gitmek haktır.

Doktorunuzu; biraz sonra öleceğinden, can güvenliği olmadığı için gitmek zorunda kalacağından endişe duymadan değiştirebilmek haktır.

Defnedecek bir cenazenizin olması ve şehirde her yerin mezarlığa dönüşmesi değil de belli bir mezarlığınızın bulunması haktır.

Aynı gün ailenizden, komşularınızdan onlarca insanı bombardımanda kaybetmek ve onların arkasından gözyaşı dahi dökmeye vakit bulamamak değil, hayatın akışında sırası geldiği için kaybettiğiniz yakınınızın matemini tutabilmek haktır.

Şehir içinde; bulunduğunuz yerin bombalanacağı küçük el ilanlarıyla bildirildiği ya da sürekli tehdit altında olduğunuz için değil de piknik yapmak, bir dostu ziyaret etmek, ders çalışmak amacıyla kütüphaneye gitmek için canınız hangi ulaşım aracını istiyorsa onunla yer değiştirmek haktır.

Siz çıktıktan sonra evinizin, evde sakladığınız kıymetli eşyalarınızın, mahremiyetinizin talan edilmeyeceğinden emin olmak, o eve geri dönebileceğinizi bilerek anahtarınızı çantanıza atmak haktır.

Sıra arkadaşlarınızın cenaze namazlarına katılmak değil, hep birlikte mezuniyete katılmak haktır.

Çocuk halinizle yaşadığınız kötülükleri dünyaya duyurmak için değil, eğlenmek için video çekmek haktır.  

Yanınıza yükte hafif pahada ağır ne varsa almaya çalışmak yerine sadece gün içinde ihtiyacınız olan şeyleri almak haktır.

Saçlarınızı bakamadığınız için değil, canınız kestirmek istediği için kestirmek haktır.

Şehrinizi yıllar boyunca aralıklarla yeniden inşa etmek zorunda kalmak değil, kadim bir uygarlığın yadigârlarına sahip çıkmak haktır.

Çöplerinizin toplanması haktır.

Çağırdığınız ambulansın bir saldırıya uğramadan size ulaşması haktır.

Düğmeye bastığınızda elektrik, ocağı çevirdiğinizde gaz bulmak haktır.

Evladınızın parçalarını toplamak yerine, sağa sola dağıttığı oyuncakları o uyurken sevgiyle toplamak haktır.

Babanızın ekmek aldıktan sonra eve geleceğini bilmek haktır.

Eve yiyecek bir şeyler getirmek için değil, yaramazlık yapmak için sokak sokak dolaşmak haktır.

Bir saatliğine baktığınız kardeşinizi annenize teslim ettiğinizde oyuna dönebileceğinizi bilmek haktır.

Yaşadığınız acılar karşısında komşu ve dost ülkelerin yardımını ummak, yardım etmeyenlere sitem etmek haktır.

Düşmanınızın dahi saygı duyabileceği hukuki/insani bir sınır olduğunu bilmek haktır.[1]

Esra Özer Duru, Ankara. 28 Mayıs 2024.

 

Taze Taze Hikâyeler

BEKLEME ODASI

Mart ayı ortalarıydı. Hava, okullardaki mevsim tablolarında her zaman bahara dahil edilmesine rağmen, yıllardır rolüne direnen bu aya yakışı...

Yeni Yazılardan Haberdar Olun

Kaçırmayın!